YILLAR GEÇİYOR,GÜNLER AKIP GİDİYOR


?ui=2&view=att&th=124c3b7a79c41257&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_124c3b7a79c41257&zw
 
 
 
Zaman geçiyor , ama insan ve imtihanı hiç değişmiyor. Günümüzde de imanın, kulluğun önünde nice engeller var.
 Çoğu insan helal haram demeden yiyor, içiyor, geziyor, dolaşıyor.
Zenginliğine zenginlik katmada hiçbir ölçü tanımıyor.
Nefsi nereye götürürse oraya. Ne yazık, bir kısmı bununla da kalmıyor.
Kalbindeki iman muhabbetini hayatına nakşetmeye gayret edenleri aşağılıyor, nice sıkıntılar çıkartıyor.
  İnandım ve itaat ettim diyen, dinini yaşamaya çalışan müslüman , böyle bir ortamda helal yiyebilmek için çırpınıp duruyor.
Faize bulaşmamak, kul hakkına girmemek, kamu malı yememek için nice meşakkate katlanıyor.
 Vücudunu sergilemenin medenilik sayıldığı, insanların giyim kuşamla üstünlük edinme yarışına çıktıkları caddelerde gözünü, gönlünü korumaya çalışıyor.
Bütün bunların yanında ibadetlerinde şeytanın ve nefsin binbir türlü vesvesesinden sıyrılıp, sırf Allah için kulluk yapabilmenin mücadelesini veriyor.
 Gurur, kibir, haset, bencillik, gaflet gibi manevi hastalıklarla boğuşuyor. Günler geçiyor , yıllar akıp gidiyor; müslüman , tahammülü güç meşakkatlere katlanırken, niceleri nimet ve saltanat içinde, zevk ü sefa ile yaşayıp gidiyor. 
Şimdi soru şu: Müslümana bu dünyada rahatlık yok mu?
Onun haklılığını ispat edecek, gayretinin, ibadetlerinin bir karşılığı, ölmeden önce onu mutlu edecek bir dünyalık yok mu?
  Yok!.. Böyle bir dünyalık bedel yok.
 Bunu beklemek de yok.
Cenab-ı Mevlâ, iman ve kulluğun karşılığını ölümden sonra verecek.
 Dünya hayatında verdikleri ve verecekleri, tamamen O'nun ihsanıdır; imana ve kulluğa bağlı şeyler değil.
Ve bilenler biliyor; yüreği ısıtan, güzelleştiren, güller açtıran, dokunduğu her şeyi yıkayıp arındıran o muhabbet ırmağı var ya ...
O cennet ırmağı...
Sığınağımız, tesellimiz, varlığımız, mülkümüz...
Her gün bin kez ölsek de ölümsüzlüğümüz.
  Huzur arayan gönlümüz; oraya, o ırmağa...
 
 
 

Hiç yorum yok: