Ey Ölüm! Sana Hayranlığım Tükenmeyecek

?ui=2&view=att&th=125131535273c3c4&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_125131535273c3c4&zw

Ey Ölüm! Sana Hayranlığım Tükenmeyecek

…Bir ebem kuşağıdır ölüm,

Yalnız geçilir altından devcesine…

Ölüm, Yaradana çıkan yollarda iki Cihan Efendisini arayıştır, buluştur. Kavuşmanın ılıman heybeti, oradaki gerçek hayata iklim olacaktır. Geride kalanların gönderdiği kalb sıcaklığında Fâtihalar, tebessüm yüklü gerçek saadeti taşır dururlar:

Bu, oğlumun Fâtihası, bu kızımın.

Bunlar da can ciğer dostlarımın Elham Sûreleri…

Gelecektim efendim. İşte geldim. İyiliklerimle, sevincimle, bitip tükenmez hasretimle.

Geldim efendim. Dünyada senin için sevinmiş, senin için gülmüş, senin için karanlıklar hacminde usul yanan mum gibi sessizce tükenmiştim. Ne kendim utandım, ne dostlarımı utandırdım, ne seni Efendim.

İşte geldim, işte geldim…

Yüreğim yalansız, bedenim haramsız ve yanımda Fâtihalarla…

Seccade kadar mülküm, seccade kadar masam ve seccade kadar toprağımla öylesine zengindim ki… Hepsini kucak dolusu şükürlerle değiştim…

Geldim Efendim

Döndüm Efendim

Ay, hilalken şahittir.

Erikler çiçek açarken, civciv avucumu ararken şahittir.

Bayram sabahlarında üç ayağını bağlayıp da toprağa yatırdığım güzelim kurbanlıkların gözlerime bakan gözleri şahittir.

Çektiğim ilk tespihin ilk tanesi, içtiğim son zemzemin son damlası, gördüğüm ilk elif şahittir. Üzerine basmadığım karıncalar, öptüğüm toprak, kokladığım ilk fesleğen şahittir. Yediğim ilk kardaki serinlik, selam verdiğim ilk komşum, yazdığım ilk yazı, çizdiğim ilk çizgi şahittir. Âmentü şahittir, ancak Yaradana kul olmaya çalıştım, Efendime hizmetkar…

Geldim Efendim

Döndüm Efendim

Bir ebemkuşağıdır ölüm

En haşmetli gerçek, en müzeyyen hakikat

Ve ancak dünyayı tanıyabilenlerin tadabileceği son “armağan lezzet.”

Şu dünyada herkese yer ayıran “âdik adalet”!

Hayret… Zindandakine de “Merhaba” diyor, zindancıya da. Doktora da, hastasına da Çırağa da gülüyor, ustasına da…Bu vatan için şehit olan cana da diyor şehit olmaya çalışanlara da…

Bir ebemkuşağıdır ölüm

O kadar uzak ve o kadar yakın, hem o kadar büyük

Bütün güller onun dizi dibinde. Ağaçlar, ülkeler, yeryüzü ve kâinat dizi dibinde. Biz onun dizi dibindeyiz. Uyurken, uyanıkken, yolculukta, sevinirken, üzülürken, kızarken hep yanımızda ve yakınımızda.

ÖLÜM HİÇ UNUTMAYAN EN BÜYÜK VEFÂ…

Yorgunluğun tükenişinde o var O, hırsa fren, bitmişliğe sigorta. Ebedî yarınların aralık duran davetkar kapısı. Karanlıktan aydınlığa ve aydınlıktan aydınlıklara uzanan yegâne yön. Ve en erkek işaret… Ey ölüm, sana hayranlığım tükenmeyecek…


Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne). BAKARA Suresi Ayet - 156

Onlar ki; kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O'na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız).” dediler.

Hiç yorum yok: