SON PİŞMANLIK…


Zülkarneyn (as) gece giderken ordusuna “Ayağınıza takılan şeyleri toplayın!” diye emir verir.

Ordu bu emri duyunca içlerinden

bir grup, “Yorgunuz, bir de bu karanlıkta ayağımıza takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız?” diyerek hiçbir şey toplamazlar.

İkinci grupsa, “Madem komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre muhâlefet etmeyelim.” diyerek az bir şey toplarlar.

Üçüncü grupsa, “Komutanımız bir şeyi boşuna emretmez, muhakkak bir bildiği vardır.” diyerek bütün abalarını ağzına kadar doldururlar.

Sabah olduğunda bakarlar ki, meğer bir altın ma‘deninden geçmişler de, ayaklarına değen şeylerin altın olduğunun farkına varamamışlar.

Bunu anlayınca hiç almayan

birinci grup, “Ah, niçin almadık? Nasıl dinlemedik komutanımızın sözünü?” diyerek pişman olurlar.

Az alan ikinci grupsa, “Ah, ne olurdu biraz daha fazla alsaydık?” diye sitem ederler.

Çok alan üçüncü grupsa, “Keşke her şeyimizi doldursaydık, gereksiz eşyalarımızı atsaydık da daha çok toplasaydık!” diyerek fazla almalarına rağmen üzülürler.

İşte bu misâl gibi âhirette bütün insanlar bunun gibi pişman olacaklar.

İnanmayanlar, “Keşke îmân etseydik de hiç olmasa cehennemden sonra cennete girseydik, ebedî cehennemde kalmasaydık!” diye pişman olacaklar.

Mü’min, fakat az sevabı olanlar, “Keşke biraz daha sevab işleseydik de, biraz daha ikrâma mazhar olsaydık!” diye üzelecekler.

Mü’min, çok sevabı olanlarsa “Âh, ne olurdu makamımı yükseltecek bir vakit namaz daha kılsaydık, daha fazla sadaka verseydik, oruç tutsaydık, biraz daha sevab işleyecek ameller yapsaydık!” diye pişman olacaklar.

Hiç yorum yok: