Milyonlarca Yetimden Sadece Biri: Abdulmacid


blank?ui=2&view=att&th=126e16510d9ffda3&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_126e16510d9ffda3&zw

Onu tanıdığınızda ona fırsat vermeniz gerektiğini hissedersiniz. Ah bir imkânı olsa neler yapacaktır!

Abdulmacid, Pakistan’da İHH’nın Aşiyana yetimhanesinde tanıştığımız küçük, derin ve sessiz bir yetim hayat. Utangaçlığı ile bütünleşen mütebessim yüzü herkese çok şey anlatıyor. Onu tanıdığınızda ona fırsat vermeniz gerektiğini hissedersiniz. Ah bir imkânı olsa neler yapacaktır! Yaşadığı ortamın imkânsızlıkları, yoksulluğu, babasızlık, sahipsizlik çok zor olsa da Pakistan ortamında sivil kuruluşların hayatlara dokunuşlarıyla halklar arasındaki köprüler bugünden geleceğe de inşa edilecektir. Yeter ki fırsat verilsin. Dünyanın birçok ülkesinde böyle birçok hayat ve hikâye mevcut. Abdulmacid’in hikâyesi de insani krizlerin sıklıkla yaşandığı Pakistan’da geçiyor.

Pakistan, İngiliz sömürgesinde bulunan Hindistan’da yaşanan mücadeleler sonrasında gerçekleşen bölünme ile 14 Ağustos 1947’de kurulmuştur. Kuzeyden Afganistan ve Çin, güneyden Hint Okyanusu, batıdan İran ile komşudur. Halkın %97’sinin Müslüman olduğu Pakistan, İslam coğrafyasının önemli ülkelerinden biridir.

Deprem kuşağında yer alan ve dönem dönem şiddetli sarsıntılarla yıkılan Pakistan’da Ekim 2005 tarihinde Keşmir bölgesinde yaşanan deprem yine büyük kayıplara neden oldu. Resmî rakamlara göre 73 bin, kamuoyuna göre 300 bin insan hayatını kaybetti, on binlerce insan yaralandı. Depremden en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklar oldu. Depremin ardından 30 bin çocuk yetim kaldı. Deprem sonrasında Pakistan hükümeti tarafından çocukların yurt dışına çıkarılması yasaklansa da yüzlerce çocuğun misyonerler tarafından kaçırıldığı belirtiliyor. Sadece bu depremden yetim kalanlar değil farklı sebeplerle yetim kalan çok sayıda çocuğun ve Afganistanlı olup hem yetim hem mülteci olan binlerce çocuğun da ülkesi Pakistan.

İşte bu on binlerce yetimden sadece biri Abdulmacid; diğer adıyla Oringzab. Karşılaştığı herkese Rahman suresinin ilk sayfasını okuyor; o okumaktan, etraftakiler dinlemekten memnun. Annesi Oringzab, babası Abdulmacid diye sesleniyormuş ona. Şimdilerde o Abdulmacid ismini kullanmayı tercih ediyor. Öyle güzel bir tebessüm var ki yüzünde, bir çocuk ancak bu kadar içten gülebilir diye düşünüyorsunuz. Onu görenler, hayatta istediği her şeye sahip olduğunu düşünebilir kolayca. Oysa bazen gizli gizli ağlıyor Abdulmacid ve küçücük yüreğinde neler olup bittiğini anlatmaktansa susmayı tercih ediyor her zaman.
Sadece 40 günlük bir bebekmiş babasını kaybettiğinde. Kansere yakalanmış babası ve ameliyat sırasında son nefesini vermiş. Kimsesi olmayan aile, pek çok sıkıntı yaşamış o günden sonra. Bu dönemde onlarla Abdulmacid’in kuzeni ilgilenmiş. Yedi yaşına geldiğinde Kuveyt merkezli Cemiyetu’l Hayat Teressatu’l İslam isimli sivil bir kuruluşun Keşmir’deki yetim destekleme programına katılmış. Orada çok güzel günler geçirdiğini söylüyor Abdulmacid.

Keşmir’deki deprem sırasında okulda İngilizce dersindeymiş. Sarsıntıların başlamasıyla birlikte okul binasını hemen boşalttıkları için depremde hiçbir arkadaşına zarar gelmemiş. Ancak okulunun çevresinde bulunan binalardaki pek çok kişinin öldüğünü anlatıyor. Çocukların hepsi aileleri için çok endişelenmiş, o sırada yanlarında bulunan bazı kişiler depremin sadece İslamabad’da olduğunu diğer bölgeleri etkilemediğini söyleyerek onları teselli etmişler. Ancak daha sonra Çela Bandi’ye giderken yollarda ölü bedenler ve etrafta ağlayan pek çok insanla karşılaşmış.

Depremde Kuveytli yardım kuruluşunun binası da yıkıldığından çocukları çadırlarda toplamışlar. 300 öğrenciyi çadırda tutmak çok zor olduğundan aralarında Abdulmacid’in de olduğu bazılarını köylerine geri göndermişler. Abdulmacid 10 gün kadar kendi köyünde kalmış. Bu sırada akrabalarından Hubeyb Vakfı ve İHH İnsani Yardım Vakfı’nın çalışmalarını duymuş. İHH’nın kendisini Türkiye’ye gönderebileceğini öğrendikten sonra da akrabaları onu Muzafferabad’a göndermişler ve orada Aşiyana’ya ulaşmış Abdumacid.
İki yanı ağaçlık, rengârenk bir ışık cümbüşünün yaşandığı, kuşların ve çocukların sesleriyle cıvıl cıvıl bir kompleks Aşiyana. Burası yürümeye yeni başlayan bebeğin, bisiklet sürmeyi öğrenmeye çalışan çocuğun ve başı önünde düşüncelere dalan gencin mekânı.
Bir tatil köyünü andıran Aşiyana, 8 Ekim 2005 tarihinde Pakistan depreminden sonra İHH tarafından yetimler ve dulların barınması için bin dönümlük bir arazi üzerine kuruldu. Başkent İslamabad’da kurulan 1200 kişi kapasiteli tesiste 508 yetim ve 51 dul hanım yaşıyor. Burada ikamet edenlerin tüm ihtiyaçları yine İHH tarafından karşılanıyor.

Aşiyana’da daha önce kaldığı yerlerden çok daha rahat olduğunu ve çok iyi bir eğitim imkânı bulduğunu söyleyen Abdulmacid, burada birçok ziyaretçi ve misafirlerle tanışmış. Ancak en çok Türkiye’den gelen abla ve ağabeylerini özlediğini anlatıyor. Özellikle Pakistan/Keşmir depremi sonrasında İHH’nın yetimhanesinde görev yapan Mine ve Fikriye ablalarını çok özlediğini, onları hiçbir zaman unutmayacağını çünkü onların kendisi ve diğer yetim kardeşleri için gerçekten çok çalıştıklarını anlatıyor.

2007 yılında İHH’nın Türkiye’de organize ettiği Yetim Buluşması için İstanbul’a gelen Abdulmacid burada gördüğü ilgiden çok mutlu olmuş ve yepyeni umutlarla hayata daha sıkı sarılmaya başlamış. Bu buluşma sırasında Bosnalı ve Filistinli yetim kardeşleriyle de tanışmış. İstanbul’un birçok yerine gitmiş, müzeleri gezmiş ve ilk kez deniz görmüş. Abdulmacid, “En çok ‘Ya Taiba, Ya Taiba’ ezgisini söyleyen Filistinli çocuğu sevdim.” diyor ve ekliyor; “Onu çok özledim. Türkiye’de tanıdığım herkesi çok özledim.”
Deprem sonrasında bölgedeki yetim ve dullar için güvenli bir barınma merkezi olarak faaliyet gösteren Aşiyana Kompleksi’nin daha uygun bir mekâna taşınana kadar köye annesinin yanına dönen Abdulmacid, köydeki yaşantısını şöyle anlatıyor: “Köyümüzde insanlar gündüz dışarıda çalışmaya giderler, akşam ise evlerine geri dönerler. Köyde her gün farklı kişiler işe gidiyor, diğerleri köyde kalıyor. Bizim zamanımız geldiğinde ben de annemle birlikte çalışmak için gittim. Havanın çok soğuk olduğu köyümüzde, derme çatma yapılmış çoğu evde neredeyse hiç eşya yok. Benim üç kız, bir de erkek kardeşim var. Kızlardan biri öldü, kalan iki ablam da evlendiler. Erkek kardeşim okulu bıraktı ve çalışmaya başladı. Şimdi tam olarak nerede ne iş yaptığını bilmiyorum.”

Abdulmacid bir süre köyde kaldıktan sonra yaşadığı bölgeye yakın bir okul olmadığından hafızlık eğitimine başlamış ve medreseye giderek hafızlığını tamamlamış; daha sonra da tecvit dersleri almaya başlamış. Medresede okurken bir gün kuzeni yanına gelerek ona Keşmir’in ilk Cumhurbaşkanı Serdar Kayyum’un kendisiyle tanışmak istediğini söylemiş. Bu habere çok şaşıran ama aynı zamanda sevinen Abdulmacid, Serdar Kayyum’la tanışmaya gittiğinde kendisine hem İslami hem de beşeri eğitim alabileceği Rara’daki İHH Koleji’nden bahsedilmiş ve burada okuyabileceği müjdesi verilmiş. Rara’daki okula başlayan Abdulmacid okulun ortamından çok memnun. Gelecekle ilgili pek çok hayali olan Abdülmacid şu günlerde pilot olmak istiyor. Türkiye’den kendisine sponsor olan aileye ve ona tüm bu imkânları sağlayan İHH’ya da ayrıca teşekkür ediyor.

Hiç yorum yok: