dövene elsiz sövene dilsiz


blank?ui=2&view=att&th=126e16c428940606&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_126e16c428940606&zw

Zalimin zulmü varsa, mazlumun da Allah'ı var;
Bugün halka cevretmek kolay, yarın Hakk'ın divanı var.

Sükûtumuz, üslûbumuza emanet.. misliyle mukabele, bizim kitabımızda zalimce bir kaide.. dövene elsiz, sövene dilsiz davranmak, vicdanlarımızla aramızdaki mukavelenin gereği.. ne yapalım, Allah, ısırmak için bir diş, parçalamak için de vahşî bir pençe vermemiş, elimizden bir şey gelmez ki...! Ayrıca, herkes kendi karakterinin gereğini sergiler, karakterimize rağmen farklı bir tavır takınmayı kendimize karşı saygısızlık saydık ve böyle bir saygısızlığı irtikâp etmemek için, gürül gürül konuşacağımız bir yerde sadece yutkunmakla iktifa ettik.



Sağ kaldığım sürece de, mânevî letâfet ve nefâseti tasavvurları aşkın o günleri, o geceleri her zaman düşünecek; hayali cihan değer o "eyyâmullah"ın his, heyecan ve aşk u şevkiyle, şu anda bulunduğum yer itibarıyla bir hayli karanlık ve oldukça sessiz, kimsesiz şu hasret ve hicran demlerini ya da gurbet dakikalarını aydınlatmaya çalışacak ve hangi mânâda olursa olsun mütemâdiyen heyecanla köpürüp durmuş o nurlu zaman diliminin bir gün mutlaka dönüp geleceğini hep bekleyeceğim
Ah benim zavallı ve talihsiz insanım! Sen hep hüsn-ü kuruntularının, dost ve düşmanını tefrik edememenin kurbanı oldun! Her fırsatta merhametine sığındığın şu dünya, ne senin inilti ve ızdırapların, ne de imansız ve amansız zulümlerle ölüp ölüp dirilmelerin karşısında, kat'iyyen üzüntü ve teessür duymamıştır. Aksine, seylaplar halinde akıtılan kanları, yıkılan han umanları, birbirine düşürülen insanları ve sefalet içinde kıvranan yığınları kendi çıkarları istikametinde istismar etmiş ve hiçbir zaman samimi olmamıştır. Olmamıştır, çünkü ölen de öldüren de, çocukları yetim, kadınları dul kalan da hep Müslümanlardı. Ve bunların Müslümanlığı, her türlü medenice muameleden mahrum bırakılmaları için kâfi bir sebepti. Evet onun nazarında, bu mazlumlar dünyası sadece bir kısım muvâzaalarda kullanılmalı ve başkaca bir değer de atfedilmemeliydi. Ne onun varlık ve bekâ mücadelesi, ne de hak ve hürriyet kavgası kat'iyyen nazar-ı itibara alınmamalı ve desteklenmemeliydi. O, umumi hayat mücadelesinde ayıklanıp gidecekse gitmeli, şayet kalacaksa cânkeş olup işlerine yaramalı, canlı olup bütün bütün işlerini zorlaştırmamalıydı...

Ah uğursuz dünya; ah zâlim düşünce, ah aldatan şeytan! Bilmem ki ettiklerine hiç pişmanlık duyduğun oldu mu?..

Ne var ki; sen pişmanlık duysan da duymasan da, bunların hiçbirinin cezasız kalmayacağı, Allah'ın değişmeyen âdetine göre, mutlaka iğneden ipliğe her şeyin hesabının verileceği bir gün gelecek ve sen ma'şeri vicdan karşısında hacaletten iki büklüm olup inleyeceksin!

Keşke sen, henüz o gün gelmeden insanlığını idrak ederek yaptıklarından vazgeçebilseydin! Keşke bizler de, hasımlarımızın bu kadar kin ve nefretleri karşısında uyanıp kendimize gelebilseydik; kusurlarımızı görüp bizi perişan eden faktörleri en derin, en gizli noktalarına kadar tahlîl ve değerlendirmeye tâbi tutabilseydik! Acı dahi olsa, hakikatları haykırıp yanlış ve küflü kanaatleri esastan düzeltebilseydik! Garaz ve inadı bir tarafa bırakarak, bu millet ve onun duygu ve düşünce dünyasına hizmet etme etrafında birleşebilseydik..!



Evet, son bir kere daha bazıları, kendi ruh atlaslarını ortaya koymuş, biz de, kendi ledünniyâtımızı ifade edebilme fırsatını bulmuştuk. Bundan sonra da hep böyle davranacak ve karakterimize saygılı olmaya çalışacağız. Üç beş günlük bir dünya için baş yarmayacak, göz çıkarmayacak, kem söz söylemeyecek, gönül kırmayacak ve Yunus edasıyla herkese sevgi çağrısında bulunacağız; bulunacak ve milletimize karşı münasebetlerimizde hep şu sözlere bağlı kalacağız:

"Senelerden beri çektiğim bütün ezâ ve cefâlar, maruz kaldığım işkenceler, katlandığım musîbetler, hepsi de helâl olsun!. Seksen küsur senelik hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, memleket hapishanelerinde geçti. Aylarca ihtilâttan men edildim. Divan-ı Harplerde bir cânî gibi muamele gördüm. Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, türlü türlü ithamlarla mahkûm etmek isteyenlere ve zindanlarda bana yer hazırlayanlara hakkımı helâl ettim." Evet, ben de bir mü'min olarak, bu duyguları paylaşacağıma söz veriyorum. Kimseye küsüp darılmayacağıma söz veriyorum.. ölümü gülerek karşılayacağıma söz veriyorum.. celâlden gelen cefayı, cemalden gelen vefa ile bir bileceğime söz veriyorum. Allah'a ait hukuka karışamam ama, bana ait hiçbir haktan dolayı kimseden davacı olmayacağıma söz veriyorum.




Fethullah Gülen



Hiç yorum yok: