Kalbin Katılığı ve Saflığı

blank?ui=2&view=att&th=126b7a32fb7a5a00&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_126b7a32fb7a5a00&zw

Kula, kalbin katılığından ve Allah'tan uzak olmaktan daha büyük bir helak verilmiş değildir. Cehennem de katı kalpleri eritmek için yaratılmıştır. Allah'tan en uzak olan kalp de şüphesiz katı kalptir. Kalp katılaşınca gözdeki damlalar da kurur.
İhtiyacı kadarını aştığı zaman kalbin katı olması dört şeyle oluşur:
1 - Yemek,
2 - Uyumak,
3 - Konuşmak ve
4 - Karışmak.
Tıpkı kişinin bedeni hasta olunca yeme içme kendisine fayda vermediği gibi aynı şekilde şehvetlerle hasta olunca, öğütler de kalbine sirayet etmez.
Her kim kalbinin saf olmasını isterse, Allah için şehvetini dizginlesin! Şehvetlerine bağlı olan kalpler, şehvetlere olan bağlılıkları kadar Allahu Teâlâ'dan uzaktırlar. Kalpler yeryüzünde Allah'ın kaplarıdır. Bu kaplardan Allah'a en sevimli olanı en ince, en arınık ve en saf olanıdır.
İnsanlar kalplerini dünyayla meşgul ettiler. Eğer Allah ile ve âhiret günüyle meşgul olsalardı, O'nun kelamının mânalarına ve şahit olunan âyetlerine kalpleri akar giderdi ve sahipleri birçok faydalara ve çeşitli hükümlere kavuşurlardı.
Niteki kalp (Allah'ı) zikretmekle gıdalandığı, tefekkür ile sulandığı ve kusurlardan temizlendiği zaman hayret verici şeyler görür ve kendisine hikmetler ilham olunur. Elbetteki her marifet ve hikmetle süslenen ve bunlara sahip olduğunu iddia eden kimse bunlar gibi olacak değildir. Bilakis nevalarını öldürerek kalplerine hayat veren marifet ve hikmet ehli kimseler olmaları lâzımdır! Kim kalbini öldürecek ve nevasına hayat verecek olursa, marifet ve hikmet sadece o kimsenin dilinde dönüp dolaşır. Kalbin harap olması, emniyetten ve gafletten olur. Tamir olması ise, korkudan ve tezekkürden (Allah'ı zikretmekten) olur.
Kalpler eğer dünyanın sofralarından zahid olurlarsa, âhiret sofralarına ve davet ehlinin arasına otururlar. Şayet dünya sofralarından razı olurlarsa, âhiret sofralarını kaçırırlar.
Allah'a ve O'nunla karşılaşmaya şevk duymak hoş bir rüzgar gibidir. Kalbe eser ve onu rahata sokar; dünyayı da yıkar. Her kim Rabbi katında olmayı kalbinde yer edinirse, sükûnet bulur ve rahatlar. Her kim de kalbini insanlara yöneltirse, kalbi ıstırap duyar; sıkıntı ve endişeler kendisinde çoğalıverir.
Şayet deve dar bir iğne deliğinden girip geçebilirse, o zaman kalbinde dünya sevgisi bulunan kimsenin kalbine Allah'ın sevgisi girer.
Allah kulunu severse, o zaman kuluna iyilik verir, muhabbeti için onu seçer, kendisine kulluk etmesi için onu muhlis kılar ve kendisiyle meşgul olmasını, diliyle zikretmesini ve azalarıyla hizmet etmesini nasip eder.
- Kalp tıpkı bedenin hasta olması gibi hasta olur. Şifası ise tevbe etmek ve O'nun (c.c.) himayesine girmektir.
- Kalp tıpkı aynanın paslanması gibi paslanır, onun cilası ise zikirdir.
- Kalp tıpkı cismin çıplak olması gibi çıplak olur. Onun giyinip süslenmesi ise takvadır.
- Kalp tıpkı bedenin susuz kalması gibi susuz kalır. Doyması ve içmesi de marifettir, sevgidir, tevekküldür, Allah'a yakınlıktır ve O'na hizmet etmektir.

KAYNAK . EL FEVAİD. İBN KAYYIM EL CEVZIYYE

blank?ui=2&view=att&th=126b7a4147e36fff&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_126b7a4147e36fff&zw

Hiç yorum yok: