EFENDİMİZİN EN BÜYÜK MUCUZESİ

?ui=2&view=att&th=1272ec00e7a35807&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_1272ec00e7a35807&zw


Allah Resulünün en büyük mucizesi Allah'tan getirdiği mukaddes kitap...Yani Kur'an-ı Kerim...
Ey İlahi kanun, ey dirlik, düzen;

Asırlardır devam etti mucizen!..

Evet, Kur'an-ı Kerim asırlardır devam eden en büyük mucize...

Hazreti İsa ölüye:


- Kalk, Alah'ın izniyle! Dedi ve ölü kalktı...

Bu kainatın efendisinin mukaddes parmaklarından sular fışkırması kadar acayip değildir...

Hazret-i Musa'nın asası ejder oldu ve yere birtakım ipler atıp onları yılanlaştıran sihirbazların bütün marifetlerini yuttu. Ve denize şoseler açtı...

Daha neler neler oldu...


Fakat Allah'ın sevgilisi, topyekün zaman ve mekanın ve bütün mahlukatın Peygamberi Cenab-ı Muhammed (s.a.v.) de , bir işaretiyle kameri ikiye böldü. Parmaklarından binlerce sahabinin abdest almasına mahsus suyu fışkırttı. Hasretiyle bir ağaç kütüğünü inletti. Çılgın bir deveyi bir bakışta ayaklarının dibine sindirdi. Elinin değdiği her noktaya yeni bir hayat verdi... Ve bütün bu mucizeler semasındaki yıldızların merkezine, Allah'tan gelen güneş mucizeyi yerleştirdi...

İşte bu güneş: Kur'an'dı...


Ve Kur'an, ölüyü dirilten Hazret-i İsa, denizi yaran Hazret-i Musa, ateşi gülistana çeviren Hazret-i İbrahim peygamberlerin mucizelerinin yanında en büyüyüğü ve en müthişi...

O öyle bir mucize ki, nazil olurken, Resul-i kibriya yı raşelerle doldurdu, alnını yıdız yıldız ter damlalarıyla noktaladı ve dizine dizi değeni yıldırım gibi çarptı... Ve ondaki belağatı görenlerin aklı kamaştı...


Gelişi de ayrı bir eda, ayrı bir güzellik içinde...


Bazen dünyanın en güzel insanının (Dihye gibi) yüzüyle, bazende çıngırak seslerini andıran tarrakalarla geldi ve daima melek getirdi...

Alemlerin Rabbi olan Allah'ın kelamı...

Bu ilahi kelamı dinleyenler, Hazret-i Ömer gibi ona hemen kapılıp teslim oldular; yahut içinden çıkamadılar bir acayiplik denizine düştüler. Öyle ki, "Sihir" dediler de; "insan kelamı" diyemediler...


Nasıl desinler ki, Kur'an bütün insanoğluna meydan okuyordu:


"De ki: Andolsun, ins-ü cin şu Kur'an'ın benzerini (meydana ) getirmek üzere bir araya toplansa, yekdiğerine yardımcı da olsalar, yine onun benzerini getiremezler." (İsra Suresi / 88)
?ui=2&view=att&th=1272ec11ceac1a5f&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_1272ec11ceac1a5f&zw

Hiç yorum yok: