Sana Bir Mektup Yazmalı.....



Kelimeleri kanatlandırıp uçurmalı rüyalarına. Şiiri ellerine, hüznü gözbebeklerine, aşkı kalbine yazmalı. Sana bir mektup yazmalı. Yürek tutuşturan bir mektup yazmalı. Alnımı seccadem okşamalı. Dilimde dua, dudaklarımda kor olmalı, göz yaşlarımla ıslanmalı gece. Kıyam olmalı, rüku olmalı, secde olmalı. Hakka açılan eller olmalı. Ve sen olmalısın. Sevgi rahmettir. Kalbime doğmalı, kalbime dolmalısın.



Sana bir mektup yazmalı. Belki bozkırın ortasında tek ü tenha yalnız bir ağaç resmi çizmeli belki de tanklara karşı sapana yüreğini koyup fırlatan bir Filistinli çocuk fotoğrafı göndermeli. Sana Karkent kokan bir mektup yazmalı. İçinde uzun ince beyaz geceler, sessiz çığlıklar, göçmen kuşlar olmalı.

Sana bir mektup yazmalı. Sana Efendimi yazmalı. Bir gün o insanlığın iftihar tablosu hasırının üzerinde uyuyordu. Hz. Ömer geldi. O tablo rikkatine dokundu, nasıl dokunmaz ki öylece peygamberimize baktı bir süre. Efendim uyanmıştı. Yüzünde hasırın izleri vardı. Hz. Ömer dayanamadı nerdeyse ağlayacaktı. Efendim diye başladı söze. İran’da kisralar saraylarda yaşıyor. Sen ki peygambersin dedi. Sözünün arkasını getirmeden O Ay yüzlü konuştu. İstemez misin Ya Ömer dünya onların olsun ahiret bizim. Yineledi dünya onların olsun ahiret bizim...

Sana bir mektup yazmalı İçinde kelam olmalı... "Gerçek şu ki insan tatminsiz bir tabiata sahiptir. Kural olarak başına bir kötülük geldiği zaman sızlanmaya başlar. Bir iyilik ile karşılaşınca da onu bencilce sahiplenip insanlardan uzak tutar. Ancak namazda bilinçli olarak Allah’a yönelenler böyle değildir ve namazlarında devamlı ve kararlı olanlar... "

Sana bir mektup yazmalı. İçinde şükür olmalı. Aşkı veren, sevmeyi veren rabbe şükür. Ve sen olmalısın, yine sen olmalısın. Sevgi rahmettir. kalbime doğmalı, kalbime dolmalısın.


Hiç yorum yok: