Vakti kaçırma...
Vakte dikkat et...
Sabahın buğusunu değdir göğsüne, yapraklarında taze şebnemler ağırlayan bir gül gibi aydınlığa uyan.
Göz kapaklarını araladığında seni nice aldanışlara düşüren düşlerden uyandığın gibi gönlünü de aç ki kalbinin ufkuna nice muştu güneşleri doğsun.
Ellerinde dualar kelebekler gibi uçuşsun.
Kimliksiz, isimsiz, önemsiz bir nutfenin ana rahmine tutunup insan olmaya yolculanması gibi, sen de var-yok arası varlığını, vefasız dudaklar arasında silinmeye ayarlı adını, bir mezar taşının insafına kalacak hatırını, Rabbinin rahmet kucağına bırak...
Dünyanın güneş gibi başına dikilip sözüm ona sahiciliğini, kalıcılığını sımsıcak kalbine düşürdüğü öğle vakitlerinde, telaşlardan sıyrıl, oyunlardan uzaklaş..
Ellerini kaldır tekbire, O’nu büyüklerken başka her şeyi küçük bil. Önemini O’na yönelmekte bil.
Şimdilik burada olduğunu, ama ‘şimdilik’ olduğunu hatırla...
Terkedeceğin gölgelerde, seni terkedecek gölgelerde oyalanma..
Bir tekbir ile dünyayı arkana at.
Elinin tersiyle geride bırak gündelik sevdaları... “Oynamıyorum!” de. Seni herkesle ve her şeyle buluşturacak Rabbinin sılasına yönel. Yol açık, yola çık...
Gölgen uzadığında yeryüzündeki varlığının da azaldığını hatırla.
Ne çok hatıran varsa, o kadar az ömrüm kalmış demektir...
Gölge gibidir yaşanmışlıklar; onlar ardın sıra uzanıp çoğalırken ömürden nasibinin azaldığını haber verirler.
Gölgelerin uzadığı ikindinin hüznüne, ihtiyarlığın habercisi gibi bak..
Şakaklarına kar yağan adamların toprağa yönelen yüzlerini giyin...
Bedenini taşıyamayan acuzelerin kalplerine devşirdiği tesellilerin ardına düş.
Hüsrana uğrayanların en sonunda yaşayacağı pişmanlığı düşür göğsüne..
Akşam vakti erişince, ufuklara kan ağlatan vedaları taşı yüreğine...
varlık güneşin battığında seni sen eyleyecek yıldızlar besle namazın göğünde..
Sensiz batacak güneşleri düşün.
Senin umarsızca batırdığın güneşlerin her biri, bir gün sensiz ve umarsız batacak güneşi ateşliyor gizlice..
Bunu bil ve bil ki namazını son namazınmış gibi kıl..
Yatsı vakti, suskunun üzerine çekilen yeni bir susku gibi geceyi kalbinin üstüne yayar.
İçinin fısıltısına yanaştırır kulaklarını.
Yüreğin boş sevdalardan boşanır.
Göz kapağının tenine değdiği titrek çizgiye doğru çekilir varlığın.
Sükûnetin nabzını doldurur gece.
Varlığın kıpırtısı biter.
Eşyanın kanı çekilir. Şehir yüzünü senden çevirir.
Işığın seni uzaklara dürten cezbesi söner.
Yatsı dudağını dudağına kilitler. İçinin kıpırtılarına dön yatsı vakti.
Ölümün toprağı suskular çekmeden nefesine, şimdi alıp verdiğin her nefeste Rabbinin hatırını saydığını bil öylece yönel O’na... Dünyaya veda vaktidir yatsı vakti.
Gün gelecek, yaşaman fazladan görülecek, ölümüne hiç kimse şaşırmayacak.
Senin için ömrün gecesi başlayacak.
Zaman siyah bir tül gibi üzerine örtülecek...
Varlığının kalp atımları zayıflayacak.
Heveslerin dünyadan yüz çevirecek. Öyle bilerek var secdeye...
Benliğini sıfırla...
Kaygılarının kışını erit secdenin sıcağında..
Senai Demirci...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder