Oruç tutanların ve tutmayanların birbirlerine karşı davranışları nasıl olmalıdır?


-- Soru

Gerek memleketimizde gerek yurtdışında müslümanların bir kısmı oruç tutmakta bir kısmı tutmamaktadır. Oruç tutanların ve tutmayanların birbirlerine karşı tavır/davranışları ne olmalıdır? Birbirlerine karşı sorumlulukları nelerdir? Oruç tutan sayısının hem dünyada hem ülkemde artması için neler yapmalıyız?
Cevabımız
Değerli Kardeşimiz;
Müslümanlar bu asırda çok daha dikkatli olmak zorundadır. Her tarafta şiddet taraftarları olarak lanse edilen Müslümanların her şeyden önce İslam’da fertlere düşen görev, yumuşaklıkla karşıdaki insanları doğruya yönlendirmektir. Karşı tarafı maddî güç kullanarak baskı altına almak, onu küçümseyen sözlerle tezyif etmek tebliğde dahil olmadığını bilmeliyiz. Medenîlere galebe çalmak icbar ile değil, ikna ile olur. O halde, oruç tutmanın ne kadar önemli bir ibadet olduğunu önce biz iyice öğreneceğiz, sonra da güzel bir üslupla karşımızdakilere anlatacağız.
Oruç tutmayanın –başka bir mazereti yoksa-inanç açısından herhalde bir sorunu vardır. Bu gibi insanlara imanın hakikatini öğretmek lazımdır. İnanmayanın amel etmesini bekleyemeyiz.
Bir insan olarak, ramazan ayında oruç tutmayanların vicdanî görevleri, oruç tutanların yanında açıkça orucu yememeleridir. Müslümanların orucuna saygı gösterdiği için bir Yahudî’nin –sonuçta imanını kurtararak- cennetlik olduğunu gösteren hadis rivayetleri vardır.
Oruç tutanlar olarak da şunu unutmayalım ki, küsmekle, düşmanlık beslemekle, kavga etmekle İslam’a hizmet edilmez. Kişinin yaptığı işini çirkin görmek o işten Allah için buğz etmek ile, kişinin kendisine karşı düşmanlık etmek farklı şeylerdir.
Yukarıda işaret edildiği gibi, Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından sakınmaktan ibaret olan salih amel yapmak, sağlam bir imanın ürünüdür. Oruç olsun diğer ameller olsun ahlakî değerlere sahip olmak olsun İslam’ın evrensel prensiplerine uymak için İslam’ın doğruluğuna iman etmekle mümkündür. Bu sebeple, her yönden mükemmel insanların yetişmesini istiyorsak, bütün gücümüzü onların imanlarını takviye etmeye çalışacağız. Bu günkü İslam aleminin bu perişan hali, imandaki perişan hallerinin nişanesidir. İslam’ın en önem verdiği tebliğin amacı budur; talim ve taallümdür. İlmin başı ise iman esaslarıdır. Öncelikli sırayı bilmek, söylediklerimizi hikmet tartısıyla tartmak, karşıdakinin yapısını ferasetle teferrüs etmek, damarına basmamak, hoşuna giden asgarî müştereklerde buluşmak, damarlarını okşamak ve bütün bunları sırf Allah için yapmak bu konuda büyük önem arz etmektedir.
Selam ve dua ile...Sorularla İslamiyet Editör

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder