Allah c.c. dostları buyuruyor ki: Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır.


ALLAH’ın sevgisini tatmadan sakın bu fâni dünyadan göçmeyesin. O’nun sevgisinin tadı, yiyecek ve içeceklerde bulunmaz. Çünkü bunlardan istifade etmede kâfirlerle hayvanlar sana ortaktır. Sen Allah‘ın zikrinin tadını almakta ve cem makamına muvaffak olmakta meleklere ortak ol. Ruhlar, nefislerin serpintilerine tahammül edemez. Dünya leşine battığında bu halinle Allah‘ın huzuruna çıkmaya layık olamazsın. Çünkü günahla kirlenmiş olanlar Allah‘ın huzuruna alınmazlar.

O halde kalbini temiz tut ki, gaybın kapıları sana açılsın. Günah işlemeyi bırakıp, zikir ve tevbe ile Allah‘a dön. Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılır. İnsanların birbirine karşı iyi ve dostça davranışları olmasaydı, bunları sana anlatmazdım. Rabiatü’l-Adeviyye:’Bu kapı ne zaman kapandı ki açılsın.’demiştir. Fakat ey kişi! Bu seni Allaha ulaştıran kapıdır.

Kalbinin Allahın birliğinden habersiz ve bu konuda dikkatsiz olmasından sakın. Zikredenlerin birinci basamağı, Allah‘ın birliğini ve tekliğini anmaktır. Zâkirlere kapının açılması ancak Allahın birliğini anmalarından dolayıdır.

O’nun rahmetinden kovulanlar da ancak yaptıkları işin önemini kavramaksızın, körü körüne, bilinçsizce Allahı zikrettikleri için kovulmuşlardır. Mide ve cinsel doyum şehvetlerini kırarak bu akıbetin önüne geçebilirsin. Zira Allah‘ı zikirde sana ancak nefsin muhalefet eder. Yaratıklara olan sevgin ne çok, Allah‘a olan sevgin ise ne az!

Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevme kapısı sana açılmış olsaydı, elbette seni şaşırtan çok şeylere tanık olurdun. Gecenin ortasında uykuyu bölüp, kıldığın iki rekât namaz, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Hastaları ziyaret etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Cenaze namazını kılman, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Müslüman kardeşine yardım etmen, Allah ile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Eziyet veren şeyleri yoldan uzaklaştırman, Allahile karşılıklı olarak birbirinizi sevmektir. Yere bırakılmış kılıcın onu savuracak bir kola ihtiyacı vardır. Senin için Allah‘ı zikirden daha faydalı ibadet yoktur. Çünkü zikir ayakta duran, rükû ve secde yapamayan yaşlılar ve hastalar için de kolay bir ibadettir.

Allah’ın huzuruna nasıl çıkacağını, âlimler ve hikmet sahipleri sana öğretirler. Sen hiç satın alınır alınmaz hizmet etmeye elverişli köle gördün mü?! Bilakis o önce bir eğitimciye verilir de o onu eğitir, ona edep ve terbiye kazandırır. Eğitim ve terbiyeyi başarıyla tamamladığında hükümdara hizmet etmeye başlar. Velilerin yaptığı da budur. Öğrenciler, onların himmetiyle huzura varacakları güne kadar onlarla beraber olurlar. Yüzme hocası, birine yüzmeyi öğreteceği zaman o kişi yalnız başına yüzebilecek seviyeye gelinceye kadar onunla yanyana yüzer. Artık o yüzmeye başladığında ise onu korkusuzca denize salabilir.

‘Peygamberler, veliler veya salihler vasıtasıyla Allaha yaklaşılamaz.’ diyen düşünceden uzak dur. Kuşkusuz Allah kendine ulaşmak isteyenler için onları vesile kılmıştır. Velilerden sadır olan, su üzerinde yürümek, havada uçmak, gizli şeyleri haber vermek ve suyun kaynayıp çıkması gibi harikulade haller, peygamberin doğruluğuna şahittir. Çünkü velilere verilen kerametler, peygamberlerinden dolayıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder