EY NEFİS...

?ui=2&view=att&th=1268debd79a7ea27&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_1268debd79a7ea27&zw
Her şey bitmiş gibi nazlaniyorsun ey nefis! Sanki cennetten müjde geldi. Cehennemden halas oldun, bu ne hal? Hic şey bitmiş degil. Ölüm vakti gelinceye kadar ibadet ve taat gerek insana. Hic birşey bitmiş degil ey nefis! Kum saati, son tanesini birakmadi diger kutba. Bomboş kalmadi daha gözlerin. Cukuruna kacmiş gözlerin bir noktaya dikilmiş halde fersiz kalmadi. Belki daha vakit var.

Hic birşey bitmiş degil!

Ne günahlarin icin af fermani yazildi, ne cennetten bir muştu üveyki kondu pencerene, ne de gaybten birses duydun “Kurtuldun!” diye. Duysan bile nereden biliyorsun bunlarin şeytanin hileleri olmadigini.

Öyleyse ne diye kibir daglarinda dolaşirsin? Nicin inmiyorsun kulluk düzlügüne, kalb diyarina. Başini nicin secdeye koyup inlemezsin, “Ya Rabbi günahlarimi affet!” diye.

Hic birşey bitmiş degil!

Cilen tamamlanmadi. Sikintilarin son bulmadi. Gevşeme…

Metafizik gerilimini saglam tut ve onu daima muhafaza et.

Ama senin bundan nasibin pek azdir. Zira sen haddi aşmayi, ihlas ve samimiyetle ibadete tercih edersin. Ve başini alip nice yad ellere gidersin. Bunun icin birömür boyu kayiptasin, hedersin ve baştan aşagi kedersin….

Hicbir şey bitmiş degil!

Bitti zannediyorsan, sen bittin. Gözyaşlarin bitti. Iniltin tükendi. Gafletin hüşyar gözlerini yendi. Kapandi basiretin. Gülerken suretin, kömürleşti siretin…

Hic birşey bitmiş degil!

Daha cok inilti ve efganin var önünde. Hem nice inilti örgülü, dokulu mahzenlerin. Ve o dehlizler icinde akan nice kuruntu ve gözyaşi sellerin….

Düşme!

Sürcme!

Dikkat et!

Ve her şey bitti deme!
Sakin ipi gögüsledigini söyleme. O bir vehim. Kopan parcalari lehim bile etmedin. Bunlar basit lehim işi degil. Kaynak işi. Hem de saglam bir kaynak…

Sen kaynagi unuttun. Yanliş yolu tuttun, bir yudum suya hasretken. Dudaklarin manadan kupkuru. Daha da kurumasi icin şehveti sectin, mali, menali, şöhret-i kazibeyi sectin. Ve serap dolu şişeleri veya seraptan şişeleri agzina diktin ve solduran korlari, ateşleri, alevleri ictin…

Halbuki yolunda nice engeller var daha. Ama bir tek vaha yok.

Araman gerekirken o vahayi; sen bitmeyi sectin. Ve baş aşagi gittin bir ömür boyu.

Aşk kanatlarini cikardin veya yoldun  iki omuz başlarindan… bir Tuba agacini kökler gibi cennet bayirlarindan. Sonra onu bir kenara attin.

Sonra yeis kanatlarini, kin ve öfke şahballarini taktin. Yani kendini şeytana sattin. Ardindan kendini yedin bitirdin. Icindeki bütün iyilik ve güzellik duygularini isirdin, kopardin, cignedin ve benliginden yaban otlari gibi dişari attin. Sonra tükürdün birde…

Halbuki ümidin bir’de, Tek’te, Yar’da, Dost ve Enis’teydi.

Lakin özün, kalbin; sisteydi, pustaydi, kaostaydi o an….

Sen işigi birakip karanligi sectin böylece. Karanlik ve zifir ictin… Yani heva ve heves ektin öz tarlana. Evvelki halince yakin toplaman gerekirken yaktin kendini, kin bictin, öfke bictin.

Hic birşey bitmiş degil ey nefis!

Sana ulaşsin bu sesim, kisik nefesim.

Sakin aldanma!

Başini secdeden kaldirma. Inle bir ömür boyu. Kopkoyu semavi bir renk, Hakk’in boyasiyla boyan. Seni solduramasin ne vehim, ne şüphe, ne zaman, ne mekan…

Ezanla uyan mahşer günü!

Sana rehberlik etsin Hz. Muhammed Mustafa (sas). Seni alsin, tutsun elinden, gecirsin haşr, mahşer ve mizan ilinden. Cennetü’l-Firdevs’e erdirsin. Orada ab-i hayat, kevser icirsin, mest ü hayran kendinden gecirsin.

Böylece dünya sancisi, ardindan kabir, haşir, mahşer, sirat sancisi, korkusu dinsin.

O zaman belki birparca ‘oh’ diyebilirsin. Her aci bitti, her elem yok oldu, izdirablar son buldu, diyebilirsin.

Ama şimdi,
Hic birşey bitmiş degil!

Bunu bil!

 selam ve dua ıle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder