DOST

?ui=2&view=att&th=1262ca2d1d362072&attid=0.1&disp=attd&realattid=ii_1262ca2d1d362072&zw
DOST

Mânâsı kadar söylenişi de güzel kelime!

Yûnus:

Ben dost yüzü göremezsem

Bu gözlerim nemdir benim… der

Kimdir dost? :

Görülmeyince gözleri nemlendiren!

Her dost zannedilen dost mudur?

Ölçü:

DOST odur ki âhireti hatırlatsın!!!

Böyledir.. Şu kısa dünya hayatında, dünya için sevilenler, arkadaştan öteye gitmezler, gidemediler. Arkadaşlıkta “zevkler ve menfaatler” asıl olduğundan..

Dostluğa basamak olamayan basit arkadaşlıklar, zevklerin zevâlinde eriyip gittiler. Dost; erimeyen ve eritmeyendir…

Dostluk; dünyada başlayan ve Cennet’te devam edendir.

Bizim için sıcak gözyaşları döker; o : DOST’tur…

İyiliğimiz için duâ eder; DOST odur…

O; kimi ân kızgın çöllerde, kimi zaman gonca güller içinde; rûyalarda, hayallerde; sevinçlerimizi, hüzünlerimizi paylaşandır.

O; kelimelerin mecbûriyetinden sıyrılıp, gözleri ile anlaşandır.

O; istenildiği ân kapısı çalınandır. Hasretle ve tebessümle buyur etmeye hazırdır. Eviyle beraber yüreğini de misâfirliğimize açandır.

Ey dost! Anlatılamıyorsun!!

Dostluk! Cümlelere sığdırılamıyorsun!!

Lâkin yazmak lazım…

Uzayıp giden gökdelenlerin söyleşip halleştiği; binlerce pencerenin cansızlığına bakmayıp birbiriyle dertleştiği günümüzde; insanlar öz kardeşiyle konuşamaz olmuşsa,

medeniyet insanı avutamaz olmuşsa

ve herkesin aradığı “DOST” olmuşsa;

DOST DOST diye ağlamak gerek…



İnsanız…yalnız geliriz dünyaya ve yalnız gideriz.

Medeniyet : oyuncak fabrikası!

Yalnızdan da yalnız kalmış çağımız insanını mutlu, mes’ûd kılacak oyuncağı bir türlü îmal edemez…

Ve onlarca gezegen hediye etse Yaradan kullarına; sorar Âdemoğlu: “- Hani dostlarım?”

Dostsuz dünyalar, gezegenler; insana, nefret ettiği yalnızlıktan ve sıkıntıdan fazlasını veremez…



Nerede yalnızlık?

“Ne kadar kalabalığız, yalnız değiliz…” diyemeyiz!

Kalabalıklar açmaz kundağımızı

kalabalıklar bölüşmez uykumuzu, hıncımızı…

kalabalıklar hissetmez aşkımızı…

kalabalıklar paylaşmaz acımızı, mezarımızı…

Demek ki yalnızız!

Yalnızlığa dayanamayız!

Dost olmalıyız, Dost bulmalıyız!!!



Bir adam var dağ başında çoban.

Gözyaşları çimenlere damlar, kaval çalar, DOST arar…

Bir adam vardır, koca şehrin ortasında yaban!

Her gün cadde cadde kalabalıklar yarar, DOST arar.

Hepimizin aradığı o değil mi?

“Hiç terketmesin, öfkesine de sevgisine de râzıyız!” demiyor muyuz?

Nerede arıyoruz?

Ben; gözlerimi semâya çeviriyorum,

kâinâtın bütün derinliğiyle anlamaya çalışıyorum

ve beni şefkatle saran atmosferin şâhitliğiyle:

“- Dost O imiş; buldum!” diyorum…

ve benden önce bulanlara imreniyorum…



İnancımızı, hıncımızı, dâvâmızı paylaşan dost, ni’mettir.

Madem bu insanlıktan uzak çağda; insan, ihtiyâcını zor elde eder hâle gelmiş..

ve madem zor bulunan, yokluğunda feryâd edilen kıymetlidir..

öyleyse DOST;

anahtarını cebimizde kaybetiğimiz defînenin emsalsiz mücevheridir!!



Kendimi îkaz ediyorum…

Geç kalmamak…

kaybedilen beraberliğin kabri başında eli böğründe kalmamak için yazıyorum…

Sevgisi ebediyete uzanan DOST’lar arıyorum.

Hizmet için, dâvâ için, biraz da kendim için.

Hem…

Dostlar ayrılık vaktinde mi sevilecek?

Dosta duyulan muhabbet, hep son deme mi ertelenecek?

Ayrılığın ufukta göründüğü güne mi?

Beraberken; insanlığa, inanca hizmet dâvâsı için dökülecek gözyaşları;

pişmanlık yüklenip, mezartaşlarına mı düşecek?



DOSTLUK yoldur; DOST yolcu.

Gönül, önce YOLDAŞ, sonra YOL ister.

Nasıl yürünür bu yolda?

Kim kimin koluna girer?

Kim fazla fedâkârlık eder?

Dost bilir, dostlar bilir…

Biri ayrılır belki de yol bitmeden! Aman olmasın!

Bir dost dostsuz, bir yol yolcusuz kalmasın!

Lâkin…

Dostlar da fânîdir.

İstiyorum ki her insan ve dostlarım, şu hakîkati anlasın…

DOST istersen ALLAH yeter!

O, bâkîdir…

Evet; O dost ise herşey dosttur… Gününüz.. hayırlı ve neşeli geçsin inş
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder