Vallahi perişanım Allahım halim sana ayan.
İçerden ve dışardan sarılmış ağların içinde kıvrım kıvrım kıvranıyorum.
Ahtapot kuyusuna düşmüş gibi nefsani arzular her yanımı sarmış.
Seni çok seviyor ve sana iman ediyorum.
Sana kullukta kusurum boyumu aşkın biliyorsun.
Ama nefis kuyumun ve aldatan dünyanın dibinden gelen bir inilti varsa ...oda kainatın zerratı adedince pişmanlık ve affımı dileme iniltisidir.
Ben af dilemeyide bilemiyorum...fakat iyi af dileyen mümin ve müminelerin arasında titrek ellerimi kaldırıp; benide benide...ne olur benide diyerek utana sıkıla suçlu edasıyla boynum bükük bekliyorum.
Allhaım " Bizi affeyle.Sen affedicisin ve affetmeyi seversin".
Benim günahlarım yüzünden bu güzel gönülleri boş çevirme. Dağınıklığımı,perişaniyetimi,
Ben ilk günkü gibi kalamadım.Kirlendim,Vefasızlık ettim,takıldım yollarda kaldım.Fakat kalmayanları,koşturanları,
O Ana kuzularının uzak diyarlarda kıvrandıkları anlar vardır hani.Maddi manevi bunaldıkları anlar.O vefalıların kıvranırken sana yaklaştıkları anlar.
Peygamberlere nasip olan, o mesuliyet yüklü izdırap anları yüzüsuyu hürmetine bari beni ve benim gibileri boş çevirme Allahım.
Hala Allahım dedirttiğine göre;gözden çıkartmadığın anlaşılıyor.Bu günahkara bile Allahım dedirten kudretin hürmetine af ve mağfiret eyle amin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder