Şüphesiz ki dünya, geçip gidilecek bir konaktır.

allahim.jpg

Şüphesiz ki dünya, geçip gidilecek bir konaktır.
Ebedî kalacak yer değildir. Dünyada zenginlik ona dalmamaktır. Üzerinde yaşayanlar her an birer birer ölmektedir. Onu üstün tutan zillete…
Onu toplayan fakirliğe düşer.
Dünya zehir gibidir. Onu bilmeyen yer, o da onu helâk eder, öldürür.
Dünyada, yaralı olup da yarasını tedavi ile uğraşan kimse gibi ol. Yaralı kimse yarasının azmasından korkarak perhiz yapar, daha şiddetli acıya düşmemek için çektiği acıya sabreder.
Tuzakları süsler altında gizlenmiş olan şu gaflet dünyasından sakın. Ona dalma!
Bitmeyen arzularla, gönüller çeken sözlerle süslenmiş, nicelerini aldatıp, kendine meftun etmiştir.

Süslenmiş gelin gibidir. Gözler ona bakmakta, kalpler ona hayran, nefisler ona âşık, o ise âşıklarını helâk ediyor. Yaşayanlar ölenlerden, sonrakiler öncekilerden ibret almıyor.
Arif olanlar bile bu hususta dalgındır. Ona düşkün olan, ondan dünyalık elde eder. Fakat aşırı giden aldanır, âhirete gideceğini, dönüşünü unutur. Kalbi dünyaya dalar ve ayağı kayar. Sonra da büyük bir pişmanlığa ve derin bir hasrete düşer.

* * *
Dünyaya düşkün kimse, muradına kavuşamaz. Bir gün olsun rahat nefes alamaz. Her gün, ayrı bir düşünce, keder getirir. Derken dünyaya o kadar dalar, ömür biter de ecel bir gün onu yakalayıverir. Sonunda, azıksız âhiret yolculuğuna çıkmak zorunda kalır. İşte böyle duruma düşmekten sakın.

* * *
Dünyadan kendinizi muhafaza edebildiğiniz müddetçe, sevinçli ol. Yoksa ne kadar üzülseniz yeridir. Dünya kimi sevindirirse, sonunda mutlaka beğenilmeyen bir şey vardır.
Dünyada sevinen aldanmıştır. Bugün faydalı görünen dünya, yarın zarar verir. Dünyada, ümit, belâ beraberdir. Dünyada kalmanın sonu yok olmaya gider. Onun sevinci hüzün ile karışıktır. Dünyada ne geleceği belli olmaz ki, beklenip tedbir alınsın. Dünyadaki arzular, yalancıdır.
Emelleri boştur. Onun iyiliği kederdir. Eğer iyi düşünürse, Âdemoğlu, onda her an tehlike ile karşı karşıyadır. İnsan, rahatlık hâlinde de, musibet zamanında da, tehlikeli durumlara düşmemeye gayret göstermelidir. İnsana öleceğini Allah–ü Teâlâ ve peygamberleri aleyhimüsselâm, bildirmemiş olsa bile, dünya onu uykudan mutlaka uyaracaktır. Bununla beraber, yine Allah–ü Teâlâ’dan azâb ile korkutan, cennet ile müjdeleyen rehberler geldi. Allah–ü Teâlâ’nın indinde dünyanın zerre kadar kıymeti yoktur.

Resûlullah efendimize dünya hazineleri arz olundu da, O kabul etmedi. Verilmiş olsaydı bile, Allah–ü Teâlâ’nın nezdindekinden sivrisinek kanadı kadar bir şey eksilmezdi. Dünya, imtihan için sâlih ve ibadet edenlerden alındı. Aldatmak için de, Allah–ü Teâlâ’nın düşmanlarına verildi. Dünya verilerek aldatılanlar, dünyayı elde etmekle, ele geçirmekle, kendilerine ikram edildiğini zannederler. Allah–ü Teâlâ’nın, Musa aleyhisselâma şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Zenginliğin geldiğini gördüğün zaman, bu cezası çabuklaştırılmış bir günah de, fakirliğin geldiğini görürsen, hoş geldin ey sâlihlerin şiarı, alâmeti de, istersen rahatlık sahibini öv.”

* * *
“Kalbin bozulması altı şeydendir:
1–Allah–ü Teâlâ’nın rahmetini umarak, tövbeyi terk etmek,
2–İlmi ile amel etmemek,
3–Amelinde ihlâs sahibi olmamak,
4–Allah–ü Teâlâ’nın ihsan buyurduğu rızkı yiyip, şükür etmemek,
5–Allah–ü Teâlâ’nın taksimine râzı olmamak,
6–Vefat edenleri kabrine defnedip, onlardan ibret almamak.

* * *
Resûl–i Ekrem Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdu ki:
“Kabir, âhiret konaklarının ilkidir. Ondan kurtulana, ondan sonrası daha hafif ve kolay, ondan kurtulamayana, ondan sonrası daha zor ve çetindir.”
“Allah–ü Teâlâ’ya ve kullarına karşı edepli olmayan kimsenin ilmine itibar edilmez. Belâ ve musibetlere, insanlardan gelen sıkıntılara günahlardan sakınıp, farzları yerine getirmeyenin dindarlığı muteber değildir. Haramlardan ve şüphelilerden sakınmayanın Allah–ü Teâlâ katında bir mertebesi ve yakınlığı yoktur.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder