Gülen Hizmetine Komplo Bu Topluma İhanettir

tr_17683.jpg
Şöyle bir soruyla başlayalım. "Bütün ömrü boyunca Fethullah Gülen Hocaefendi'den, kâinattaki canlı ve cansız varlıklardan herhangi birine nasıl bir zarar gelmiş ve kim ne gibi bir zarar görmüştür?"

Aklı başında insanların böyle bir soruya cevap araması normal değildir. Çünkü vicdanıyla iman edenler, Hocaefendi'nin hayatı boyunca, herhangi bir canlıya zarar verdiğini ve dahi vereceğini düşünemez.

Sadece Hocaefendi değil, onun gibi; Allah, Kur'an ve Peygamber yolunda yürümek isteyen, hayata bu perspektiften bakan ve Müslüman olarak ölme arzusunda olan herkes, Hocaefendi gibi; barış, sevgi, kardeşlik ve dayanışmadan yana olur. Kur'an-ı Kerim böyle söyler, Peygamber (s.a.v.)'in hayatı bu minval üzere geçmiştir.

Her Müslümanın asli vazifesi; çevresine iyiliği emretmek, kötülükten men etmektir. Hocaefendi de bunu yapmış ve yapmaktadır. "Peki, bu hizmetten kim nasıl bir kötülük görmüş olabilir de böylesine acımasızca düşmanlık beslenebilir?"

Bir insanın; vicdanıyla, kalbiyle ve diliyle iman etmesi önemlidir. Dünyanın hangi toplumunda olursa olsun, bu çerçevede iman eden hiçbir Müslüman, bir başka Müslümana düşman gözüyle bakamaz. Eğer bakıyorsa, imanını gözden geçirmelidir.

Dürüst, namuslu, şerefli, kimsenin malında, ırzında gözü olmayan, kul hakkına riayet eden, ahirette hesap gününe inanan Müslümanlardan ürkmenin, korkmanın, tedirgin olmanın nasıl bir tarifi ve gerekçesi olabilir? Allah aşkına vicdanıyla iman eden her insandan bunun cevabını bekliyorum.

Hocaefendi'ye negatif bakmak, inandığı değerlere negatif bakmak demektir. Bundan öte bir sebep aranabilir mi? Elbet aranamaz. Öyleyse Gülen cemaatini parçalamak, aslında İslâm'a, Kur'an'a ve Peygambere olan düşmanlıktan başka bir şey değildir. Aksini iddia eden ve yine vicdanıyla iman eden herkesten cevap bekliyorum.

Allah her insanı Müslüman olarak yaratır. Yaratılan kişi, ailesinden aldığı eğitim, öğretim ve inanç değerleri çerçevesinde; ya Müslüman olarak yaşamına devam eder ya da başka bir inancı seçer. Müslümanlık dini, başka bir inancı seçene de yaşama hakkı verir ve onlarla dünyevi iletişimin sağlanmasını tavsiye eder.

Çünkü her insan Müslüman doğmakla birlikte, aynı zamanda özgür de doğar. İnsanca yaşamak için doğuştan hak ve hürriyetleri vardır. Hiç kimse, hiç kimsenin haklarını, düşüncelerini, dini değerlerini yargılama ve yok etme hakkına sahip değildir. Yargılayacak olan Yüce Yaratıcıdır ve onun da bir zamanı vardır.

Tekrar soralım; "Fethullah Gülen Hocaefendi'nin kendisinden ve inandığı değerlerden kimler nasıl zarar görmüştür?" Dünyanın neresinde olursa olsun, Hocaefendi'yi tanıyan, bilen, seven ve inandığı değerleri paylaşan her insanın başlıca vazifesi; iyiliği, doğruluğu, çalışmayı, gayreti, kardeşliği, birlik ve beraberliği tavsiye etmek ve tavsiye etmekle kalmayıp, bizzat yaşamasıdır. Şimdi bu suç mudur?

İnsanlık tarihi boyunca bu hasletleri suç sayan ilk insan Ebu Cehil'dir. Peygamberimiz (s.a.v.) onun ne kadar büyük bir kâfir olduğunu bildiği halde yine Ebu Cehil'den akla hayale gelmedik hakaretler görmesine rağmen, rivayetlere göre Efendimiz, Ebu Cehil'in ayağına 138 defa gitmiş ve onu "Hak yola" davet etmiştir. Her gidiş gelişinde de yanından güler yüzle ayrılmıştır.

İnançsızlığından ve Peygambere düşmanlığından zerre taviz vermeyen Ebu Cehil, sakin bir yerde, Efendiler Efendisi (s.a.v.)'in yoluna çıkarak yine rivayetle şöyle demiştir: "Ey Abdullah'ın oğlu, biliyorum ki, sen doğru yoldasın. Ama nefsim, malım, mülküm ve arkamdaki kalabalık sana inanmamı engelliyor."

Hocaefendi'nin yaptığı da Peygamberimiz (s.a.v.)'in yaptığını yapmak ve O'nun sünnetini işlemektir. Kim olursa olsun, herkese iyi davranmak, iyiliğe davet etmek ve iyilerle beraber olmaktır. Görünen köyün ırağı olmazmış. Hicret hali yaşayan Hocaefendi ve sevenlerinin yaptığı da bu değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder